NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسْلِمُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
حَدَّثَنَا
هِشَامٌ عَنْ
أَبِي
الزُّبَيْرِ
عَنْ جَابِرٍ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
احْتَجَمَ عَلَى
وِرْكِهِ
مِنْ وَثْءٍ
كَانَ بِهِ
Câbir (r.a)'den rivayet olunduğuna
göre;
Rasûlullah (s.a.v.)
kendisinde bulunan bir ağrıdan dolayı kalçasından kan aldırmıştır.
İzah:
Ahmed b. Hanbel, III,
305, 357, 382.
Bu babdaki hadis-i
şeriflerde kan aldırmak için kamerî ayların onyedi, ondokuz ve yirmibirinci günlerinden birinin
seçilmesi ve salı günü kan aldırmaktan kaçınılması tavsiye edilmekte ve Hz.
Nebi'in vücudunda bulunan bir ağrıdan dolayı kalçasından kan aldırdığı
bildirilmektedir.
Neylü'l-Evtâr sahibi
Şevkânî'nin de açıkladığı gibi; doktorlar, kan aldırmak için ayın üçüncü
haftasındaki günlerin en uygun olduğunda ittifak etmişlerdir. İstikbalde
anlaşılabilecek bir gerçeği yüzyıllarca önce bildirmesi yönünden 3861 numaralı
hadis bir mucize niteliği taşımaktadır.
Herhalde ayın üçüncü
haftasının kan aldırmak için ayın birinci, ikinci ve dördüncü haftalarından
daha uygun olması, ayın dünyaya etkisinden kaynaklanmaktadır.
Çünkü Erzurumlu İbrahim
Hakkı'nın da ifade ettiği gibi, "ayın ilk yarısında sıcaklıkla nemliliğin
fazlalığından damarlarda kan çoğalır."[Marifetname, IV, 98.] Kanın
çoğaldığı bir sırada damardan kan alınması halinde kanın dindirilmesi zorlaşacağından
tehlikeli olacağı gibi, ayın son haftalarında da kan iyice azalacağından o
haftada da kan aldırmak tehlikeli olabilir.
Hadis sarihlerinin
açıklamasına göre; salı günü kan aldırmanın tehlikesi de o günde kanın
fazlalaşması sebebiyle dindirilmesinin zorlaşması ve ölüme sebep
olabileceğinden doğmaktadır. Ancak, sah günü kan aldırmanın yasak-landığını
bildiren bu 3862 numaralı hadis, senet yönünden tenkid edilmiştir. Hatta İbn
Cevzî bu hadisin mevzu olduğunu söylemiştir. Ayrıca bu hadisi, "Salı günü
Hz. Adem'in oğlu Habil'in kardeşi Kabil'i öldürdüğü kan günüdür" şeklinde
tefsir edenler de olmuştur.
Hz. Nebi'in kalçasından
kan aldırdığını ifade eden 3863 numaralı hadiste de çözülmesi müşkil görünen
kapalı bir husus vardır. Çünkü Ahmed b. Hanbel'in rivayetindeki Hz. Nebi'in
vücudundaki ağrıyla ilgili ifadede kesinlik yoktur. Bu ağrının sırtında mı
yoksa kalçasında mı olduğunda tereddüt edilmektedir.
Ayrıca aslında bu
ağrının Hz. Nebi'in attan düşmesinden[Ahmed b. Hanbel, III, 300.] dolayı
meydana geHen ağrı olabileceği kabul edilirse, o zaman kal aldırma hâdisesinin
Medine'de ve ayaktan olması gerekirdi. Oysa bu kan aldırma hâdisesinin
Mekke'de ve ihramlı iken olduğuna delâlet eden rivayetler de vardır.[Buhari,
sayd, savm, tıb; Müslim, hac; Ebû Dâvûd, menâsik]
Netice olarak burada
kan aldırma hadisesinin kalçasından mı yoksa sırtından mı olduğu araştırılmaya
muhtaçtır.
Esasen 3863 numaralı
hadisin mevzumuzu teşkil eden bab başlığı ile pek ilgisi görülmüyor. Bu
bakımdan bu hadisin yeri bir sonraki bab yahutta bir önceki bab olmalıydı.
Nitekim elimizde bulunan Avnü'l-Ma'bûd nüshasında bu hadis bir sonraki bab başlığı
altında zikredilmiştir.[27]